the matrix

anonimuser236
anonimuser236 @anonimuser11
bana göre dünyanın en iyi filmidir. muhteşem bir zekayla oluşturulmuş senaryosu, oyuncuları, efektleri her şeyiyle muazzamdır. ancak matrix bundan çok çok daha fazlasıdır:

—-spoiler—-

teknolojinin ilerlediği bir dönemde insanlar gündelik hayatta işlerini kolaylaştıracak makineler üretmekte ve geliştirmektedir. bu makineler evdeki hizmetçi, restorandaki garson veya bir barmendir. makineler her gün öğrenmekte ve kendilerini geliştirmekte, insanlar da gündelik işleri azaldığı için hallerinden memnundur.

bir makinenin insanı öldürmesi ile insanlar ve makineler arasındaki savaş patlak verir. İnsanlar makineleri yok etme kararı alır. İmha çalışmaları başlar ancak bazı makineler insanlardan kaçarak kendilerine yeni bir ülke kurmayı başarırlar.

bu ülkede her gün gelişen ve öğrenen makineler borsada yükselmeye başlar. bunun üstüne insanlar yükselişin önüne geçmek için makinelerin temel güç kaynağı olan güneş ışığını kesme kararı alırlar ve gök yüzünü siyah toz bulutlarıyla kaplayacak uçakları gönderirler.

makineler de kendilerine yeni bir güç kaynağı aramaya başlarlar ve yeni güç kaynaklarını bulurlar. (bunu söylemeyeceğim sürpriz olsun)

İnsanlar ve makineler resmen savaşa girerler ancak insan ordusu başarısız olmakta ve kayıplar vermektedir. makineler de insanlara bir anlaşma teklifinde bulunurlar. siz bize bedenlerinizi güç kaynağı olarak verin ve ömür boyu kapsüllerde uyutalım sizi karşılığında da size sanal bir dünya yaratalım. meğer bunların güç kaynağı insan bedeni olmuş a dostlar! heh işte bu sanal programın adı matrix. bu programı da mimar denen makine tasarlamış onun daha neleri var konuşturmayın beni şimdi. devam edelim

gerçek hayatta uyutulan insanın beyin sinyalleri matrix tarafından ense köküne afedersiniz sokulan kabloyla sanal dünyaya iletiliyor. yani bir nevi gerçekten yaşamıyorsunuz. simülasyonunu yaşıyorsun ama matrixte ölürsen gerçekten ölürsün aman diyim ha şov yapma.

bazı insanlar makinelerden kaçmayı başarmış ve kendilerine zion adında bir ülke kurmuşlardır.

lakin bu matrix insan doğasına uymamakta ve uyutulan insanlar ölmeye başlamaktadır. bunun üzerine mimar insan doğasını daha iyi öğrenebilmek için kahin adlı programdan yardım almaya başlar. ve yeni bir matrix tasarlar. kahin konusu ise ayrı bir ansiklopedi, geçelim

yeni matrix insanların seçim yapabileceği bir şekilde oluşturuldu. ancak yeni matrix bazı riskler barındırıyor. İnanç ve seçim ile her şeyin yapılabildiğini keşfeden bir insan matrix’in fizik kurallarını yıkabilir, hatta istediğinde matrix’ten gerçek dünyaya geçiş yapabilirdi. (bkz: neo)

—-spoiler—-

hikayenin devamı için the matrix’i izleyebilirsiniz, ben yoruldum da
Akay
Akay @akay
nedenini bilmediğim şekilde yakın zamana kadar izlemedim. şimdiye kadar izlemediğim için pişman sayılmam çünkü beni heyecanlandıran, ilgimi çeken pek fazla şey kalmadı. o yüzden sanki 10 sene önce izlemişim gibi hissettiğim için mutluyum. serinin ilk iki filmini izledim. İçeriğine dair açıklamalar mevcut olduğu için aynı konulara girmeyeceğim. neo ve trinity aşkı bazılarına yavan ve samimiyetsiz geliyormuş. bence alakası yok. bir kere sonsuz güven söz konusu daha değerli ne olabilir. bunun dışında taktıkları gözlükler bana ayna grubunu hatırlattığı için alışana kadar gülmekten kendimi alamadığım anlar oldu ne yazık ki sjsgsg 1004 saat konuşulabilir üzerine ya öyle bir film. kesinlikle izlenmeli. benim için tek eksik yanı sinemada izleyememiş olmam.